Ölenlerin Ruhuna Fatiha Neden Okunur?
Abdullah İbn-i Abbas (r.a.) rivayet etmiştir;
Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) şöyle dedi: “Ölen kimse kabrinin içinde boğulmak üzere olup da imdat isteyen kimse gibidir. Babasından yahut kardeşinden veya dostundan kendisine ulaşacak duayı beklemektedir. Nihayet dua kendisine ulaştığında bu duanın sevabı ona dünya ve dünyada bulunan her şeyden daha kıymetli olur. Muhakkak ki, hayatta olanların ölüler için hediyeleri dua ve istiğfardır.” (Beyhaki, Şuabu’l İmam No 7905)
Ebu Hureyre (r.a.) rivayet etmiştir.
Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) şöyle dedi: “Şüphesiz ki Allah, salih bir kulunun cennette derecesini yükseltir. O: ‘Ya Rabbi! Bu bana nereden geldi?’ diye sorunca, Allah: ‘Çocuğunun senin için istiğfar etmesi sebebiyle’ buyurur.” (Ahmed İbni Hanbel, Müsned No 10615)
Hz. Enes, Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) sormuş: “Ya Resulallah, biz ölülerimiz için sadaka veriyoruz, haccediyoruz, dua ediyoruz. Bu, onlara ulaşır mı?” Resulullah Efendimiz şöyle cevap vermiş: “Evet ulaşır. Onlar, onunla sevinirler. Nasıl biriniz kendisine hediye edilen bir tabak yiyeceğe sevinirse, öyle.” (Tirmizi, Cenaiz: 60; Müslim. Cenaiz: 106)
Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun): “Ademoğlu ölünce ameli kesilir. Ancak üç şey müstesna:” demiştir.
a) Kişinin ölmeden önce yaptıklarından devam etmekte olanlar: İnsanların istifade ettikleri yol, su, köprü, okul gibi hayırlar (sadaka-i cariye).
b) Kişinin geride bıraktığı, ondan sonra da insanların yararlanmakta oldukları ilim ve öğrenciler.
c) Çocukları ve torunlarının; ana, baba, dede, nine gibi yakınları için yaptıkları dualar, ibadetler, hayırlar, sadakalar…
Ölüye, kendi yapıp bırakarak gittiği hayırlar ile çocuklarının yaptıkları fayda verdiği gibi, diğer müminlerin onlar adına, onlar için yaptıkları bazı ibadetler ve dualar da onlara fayda verecek, berzah aleminde durumlarının iyileşmesi bakımından yararlı olacaktır.
Fatiha Suresi daha önce hiçbir peygambere verilmeyen bir nurdur
Ibnu Abbas (r.a.) anlatıyor:
“Cebraill (aleyhisselam), Hz. Muhammed’in (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) yanında otururken yukarıda kapı sesine benzer bir ses işitti. Başını göğe doğru kaldırdı.
Cebrail (aleyhisselam) dedi ki: “İşte gökten bir kapı açıldı, bugüne kadar böyle bir kapı asla açılmamıştı.”
Derken oradan bir melek indi. Cebrail (aleyhissalam) tekrar konuştu:
“İşte arza bir melek indi, şimdiye kadar bu melek hiç inmemişti.
“Melek selam verdi ve Hz. Muhammed’e (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun):
“Sana verilen iki nuru müjdeliyorum. Bunlar, senden önce başka hiçbir peygambere verilmemişlerdi: Onların biri Fatiha Suresi, diğeri de Bakara Suresi’nin son kısmı. Onlardan okuduğun her harfe mukabil sana mutlaka büyük sevap verilecektir.” dedi. (Muslim, Musafirin 254; Nesai, Iiftihah 25.)
Kuranı Kerim’in Sevapça En Üstün Suresi Fatiha’dır
Ebu Saîd İbnu’l-Muallâ (ra) anlatıyor:
“Ben Mescid-i Nebevî’de namaz kılıyordum.
Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun) beni çağırdı.
Fakat namazda olduğum için icabet edemedim. Sonra yanına gelerek: Ey Allah’ın Resulü namaz kılıyordum bu sebeple cevap veremedim diye özür beyan ettim. Bana:
“Allah, Kuranı Kerim’de “Ey iman edenler, Allah ve Resulü sizi çağırdıkları zaman hemen icabet edin” buyurmuyor mu?” (Enfal, 24) dedi ve arkasından ilave etti:
“Sen mescitten çıkmazdan önce, sana Kur’an-ı Kerim’in sevapça en büyük suresini öğreteyim mi?” dedi ve elimden tuttu. Mescitten çıkacağı sırada ben:
“Sana en büyük sureyi öğreteceğim” dememiş miydiniz? dedim. Bana:
“O sure ‘Elhamdü lillahi Rabbi’l alemin’dir. ki (namazlarda tekrar tekrar okunan) yedi ayet (es-Seb’u’l-Mesana) ve bana verilen yüce Kuranı Kerim’dir” buyurdu. (Buhari, Tefsir 1; Nesai, İftitah 26; Ebu Davud, Vitr 15)
Allah Tevrat’ta da İncil’de de Ümmu’l-Kur’ân (Kuranı Kerim’in anası olan Fatiha suresi) gibisini indirmemiştir.
Ebu Hureyre (ra) anlatıyor:
“Hz. Muhammed (Allah’ın selamı O’nun üzerine olsun), Ubey İbnu Ka’b’a (ra) uğradı. O namaz kılıyordu…
“Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zü’l-Celâl’e yemin ederim ki; Allah, Fatiha’nın bir mislini ne Tevrat’ta, ne İncil’de ne Zebur’da, ne de Furkan’da indirmemiştir. O (namazlarda) tekrarla okunan yedi ayet ve bana ihsan edilen yüce Kuran’dır.” (Tirmizi, Sevâbu’l-Kur’ân 1, 2878)
Nesai’nin Ebu Hureyre’den yaptığı bir rivayette: “O (Fatiha suresi) benimle kulum arasında taksim edilmiştir. Kuluma istediği verilmiştir” ziyadesi vardır.
Fatiha Suresi, duanın en yücesidir
“Zikrin en üstünü ‘la ilahe illallah’, duanın en yücesi ‘elhamdülillâh’tır” (Tirmîzî, “Duâ”, 9)
“Allah’a hamd ile başlamayan her önemli işin sonu güdüktür” (İbn Mâce, “Nikâh”, 19)
Fatiha Suresini okuyan Tevrat, İncil, Zebur ve Kuran Kerim’in tamamını okumuş gibi olur
Hüseyin’den (ra) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Cenab-ı Hak gökten yüz dört kitap indirdi. Bunların yüzünün bilgisini, Tevrat, İncil, Zebur ve Furkân’a koydu. Sonra bu dört kitabın taşıdığı ilimleri Kuran’ı Kerime; Kuranı Kerim’in ilimlerini, Mufassal surelere; Mufassal surelerin ilimlerini Fatiha’ya koydu. Kim Fatiha Suresi’nin tefsirini bilirse, Allah’ın indirdiği bütün kitapların tefsirini bilmiş olur. Kim Fatiha Suresini okursa, sanki Tevrat, İncil, Zebur ve Kuranı Kerim’in tamamını okumuş gibi olur.” (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb)
Fatiha Suresi her derde şifadır
“Ölüm dışında Fatihatu’l-Kitab her derde şifadır.” (Deylemi)
Fatiha Suresi manası itibarıyla Kuran-ı Kerim’in temeli hükmündedir
“Kuranı Kerim’in Fatiha’da olduğuna maneviyat ehli olan evliyalar ittifak etmiştir.” (Zülfikār, 25. Söz)
Fatiha, Yasin ve başka sureleri veya Kuranı Kerim’in tamamını (hatim) Allah rızası için okumak bir ibadettir, bu ibadetten hasıl olan sevabı bir ölünün ruhuna bağışlamak da caizdir, bundan onun istifade edip etmeyeceği Allah’a kalmıştır.
Kabirde ve yerin bir metre altında bunlardan başka hiçbir şeyin kıymeti yoktur. Eğer kabir ehline seslenseniz ve deseniz ki: “Elimde bir kese altın var, kim ister?” Oradan bir ses duyamazsınız, bir istek ve bir talep göremezsiniz.
Ancak şöyle deseniz: “Kimin ruhuna bir Fatiha okuyayım, kimin ruhuna bir dua göndereyim?” Hepsi ellerini uzatır ve “Bana, bana oku!” derler.
Ölüler kimin gönderdiğini bilmeseler de kendilerine gönderilen manevi hediyelerden haberdar olur. Mesela; yaşayan bir Müslüman bir fatiha okusa ve bütün vefat etmiş Müslümanlara bunun sevabını bağışlasa bu fatihanın sevabı bütün vefat eden Müslümanların ruhuna aynı şekilde ulaşır.