Emrihak nedeni: şehit, Erkek, Medeni hali: bekar, Medeni hali: evli, Memleketi: Ardahan, Memleketi: Balıkesir, Memleketi: Bilecik, Memleketi: Çanakkale, Memleketi: Düzce, Memleketi: Erzurum, Memleketi: Iğdır, Memleketi: Kahramanmaraş, Memleketi: Konya, Memleketi: Manisa, Memleketi: Mersin, Memleketi: Muğla, Memleketi: Tokat, Mesleği: Asker, Mesleği: Askerliğini yapan er, Ölüm yaşı: 20, Ölüm yaşı: 22, Ölüm yaşı: 23, Ölüm yaşı: 24, Ölüm yaşı: 25, Ölüm yaşı: 27, Ölüm yaşı: 28, Ölüm yaşı: 29, Ölüm yaşı: 39, Ölüm yeri: Hakkari, Ölüm yılı: 2015, Şehitlerimiz

Dağlıca Şehitlerimizin İsimleri

şehitlere ölüler demeyin

Haberdar et...

https://youtu.be/EsexMgJp4nk

Adı Soyadı Rütbesi Doğum Tarihi Memleketi
İlker Çelikcan Piyade Kurmay Yarbay 1976  Erzurum-Olur
Tolga Artuğ Piyade Çavuş 1991  Iğdır
Özgür Yatakdere Muhabere Uzman Onbaşı 1993  Manisa-Salihli
Adnan Ergen Piyade Er 1990  Muğla-Seydikemer
Uğur Yıldız Piyade Er 1987  Tokat-Erbaa
Resul Coşkun Piyade Er 1992  Konya Kadınhanı
Fatih Duru Piyade Onbaşı 1988  Çanakkale-Ezine
Cihan Aksarı Piyade Er 1988  Düzce
Tayfur Hançer Piyade Uzman Çavuş 1990  Ardahan-Göle
Tuğrul Köseoğlu Topçu Uzman Çavuş 1987  Konya-Ereğli
Muharrem Öksüz Piyade Er 1995  Konya-Karatay
Cemre Salih Gözen Astsubay Kıdemli Çavuş 1990  Mersin-Tarsus
Okan Taşan Bakım Üstçavuş 1988  Erzurum-Şenkaya
Harun Saltalı Bakım Uzman Çavuş 1986  Kahramanmaraş- Andırın
Deniz Göçkün Bakım Astsubay Çavuş 1992  Balıkesir-Karesi
Mustafa Özdemir Bakım Astsubay 1992  Bilecik-Bozüyük

Şehitlerimizin ayrıntılı bilgilerine isimlerinin üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz…

Genelkurmay açıklaması:

06 Eylül 2015 tarihinde Dağlıca-Yüksekova yolunun ulaşıma açılması maksadıyla yürütülen operasyonda, daha önceden Bölücü Terör Örgütü mensubu bir grup terörist tarafından yol kenarına yerleştirilen El Yapımı Patlayıcıların patlatılması ile iki zırhlı aracımız ağır hasar görmüş, araçlarda bulunan Kahraman 16 silah arkadaşımız şehit olmuştur. Kahraman altı silah arkadaşımız ise hayati tehlikesi olmayacak şekilde yaralanmış, yaralıların tedavilerine hâlihazırda devam edilmektedir.

Saldırının ardından bölgede başlatılan operasyonlar karadan ve havadan kararlılıkla sürdürülmektedir. Bu kapsamda; bölgede tespit edilen terörist hedeflerinin imhası ve harekâta emniyetle devam edilmesi maksadıyla; Bölücü Terör Örgütü mensubu teröristlerce kullanıldığı belirlenen 23 hedef (altı mağara, iki depo, üç barınma alanı ve 12 Doçka mevzii) 7 Eylül 2015 saat 09.00’dan itibaren üç adet F-4 ve dört adet F-16 savaş uçağı ile ateş altına alınmaktadır.

Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu menfur saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır, saldırıda yaralanan Kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar temenni ediyoruz.

Haberdar et...

Allah yolunda mücadele ederken öldürülen şehitlerin, peygamberlikten sonra en yüksek rütbeye eriştiklerini bilen kahramanlarımız; ''Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" düşüncesiyle; vatanı, dini, bayrağı ve diğer kutsal değerleri için savaşmaktan asla çekinmemişler, verebileceği en kıymetli şey olan canlarını seve seve vermişlerdir.

Çünkü onlar Kur'an ve sünnetle aydınlandıkları bilgi yolunda; Allah için can vermenin karşılığının cennet olduğunu “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır..” (Tevbe, 9/111) ayetiyle öğrenmişlerdi. Sahabeden birisi Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’e, “Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affedilir mi?” diye sormuş, o da, “Evet, kul hakkı hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!”(Müslim, İmaret,117) buyurmuştu.

Her zaman şehit olmayı arzulayan Sevgili Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun); “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim."(Buhârî, Cihad, 7) buyurduktan sonra şehitliğin önemine şöyle işaret buyurmuşlardı: "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister."(Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109)

Gazilik de şehitlik kadar önemli bir mertebedir. Çünkü gaziler, Allah için, vatan için, bayrak için canlarını ortaya koyabilmiş mü’minlerdir. Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’nın: “İki göz cehennem ateşinde yanmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah yolunda nöbet tutarken düşmanı gözetleyen göz.”(Tirmizî, Fedâilü’l-Cihad, 12.) "Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi donatır, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, bizzat cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gazinin ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan da cihad yapmış gibi sevap kazanır."(Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136) müjdesi, asker ocağının, peygamber ocağı olduğunu bizlere öğretmiştir.

“Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ” misali toprağı kanlarıyla yoğuran şehitlerimiz, bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!