Şehit Ferhat Bozkurt
Allah taksiratını affetsin
Cinsiyeti: Erkek
Doğum yeri: Kırıkkale ili / Halifeli (Işıklar) Köyü
Şehidimizin baba evi: Kırıkkkale ili / Kaletepe Mahallesi / 1071 Sokak
Doğum tarihi: 1994
Mesleği: Çevik Kuvvet Polisi
Medeni hali: Bekar
Ölüm yeri: Şırnak ili / Cizre ilçesi
Ölüm tarihi: 26.08.2016
Ölüm nedeni: Şehitlik
Olay: 26 Ağustos 2016 Cuma günü Şırnak ili Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü ile Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’ne PKK’lı teröristlerin bomba yükledikleri hafriyat kamyonu ile düzenlediği intihar saldırısı sonucu Çevik Kuvvet Polisi Kırıkkaleli Ferhat Bozkurt (22) şehit olmuştur. Ruhuna el Fatiha
Çevik Kuvvet Polisi Kırıkkaleli Ferhat Bozkurt (22) Cenaze töreni: Şehidimiz, Çevik Kuvvet Polisi Kırıkkaleli Ferhat Bozkurt’un (22) naaşı 27 Ağustos Cumartesi günü Nur Camii’nde kılınacak öğlen namazına müteakip Kırıkkale şehitliğinde defnedilecektir. (Kaynak: Ulusal basın)
Merhumun bulunabileceği mezarının yeri: Kırıkkale ili / Kırıkkale şehitliği
GPS:
Şırnak Cizre’de şehit olan polislerimizin isimleri:
Şehit Harun Maytalman: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/26/sehit-harun-maytalman/
Şehit Erhan Öztürk: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/26/sehit-erhan-ozturk/
Şehit Tayfun Doğan: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-tayfun-dogan/
Şehit Abdülhamit Kaya: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-abdulhamit-kaya/
Şehit Mehmet Dama: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-mehmet-dama/
Şehit Ferhat Bozkurt: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-ferhat-bozkurt/
Şehit Burak Mart: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-burak-mart/
Şehit Osman Budak: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-osman-budak/
Şehit Halil İbrahim Eriç: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-halil-ibrahim-eric/
Şehit Gökhan Kıncak: https://www.ruhunaelfatiha.com/2016/08/27/sehit-gokhan-kincak/
Allah yolunda mücadele ederken öldürülen şehitlerin, peygamberlikten sonra en yüksek rütbeye eriştiklerini bilen kahramanlarımız; ''Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" düşüncesiyle; vatanı, dini, bayrağı ve diğer kutsal değerleri için savaşmaktan asla çekinmemişler, verebileceği en kıymetli şey olan canlarını seve seve vermişlerdir.
Çünkü onlar Kur'an ve sünnetle aydınlandıkları bilgi yolunda; Allah için can vermenin karşılığının cennet olduğunu “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır..” (Tevbe, 9/111) ayetiyle öğrenmişlerdi. Sahabeden birisi Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’e, “Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affedilir mi?” diye sormuş, o da, “Evet, kul hakkı hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!”(Müslim, İmaret,117) buyurmuştu.
Her zaman şehit olmayı arzulayan Sevgili Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun); “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim."(Buhârî, Cihad, 7) buyurduktan sonra şehitliğin önemine şöyle işaret buyurmuşlardı: "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister."(Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109)
Gazilik de şehitlik kadar önemli bir mertebedir. Çünkü gaziler, Allah için, vatan için, bayrak için canlarını ortaya koyabilmiş mü’minlerdir. Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’nın: “İki göz cehennem ateşinde yanmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah yolunda nöbet tutarken düşmanı gözetleyen göz.”(Tirmizî, Fedâilü’l-Cihad, 12.) "Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi donatır, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, bizzat cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gazinin ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan da cihad yapmış gibi sevap kazanır."(Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136) müjdesi, asker ocağının, peygamber ocağı olduğunu bizlere öğretmiştir.
“Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ” misali toprağı kanlarıyla yoğuran şehitlerimiz, bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!