Şehit Talat Bildirici
Allah taksiratını affetsin
Cinsiyeti: Erkek
Doğum yeri: Adana
Şehidimizin baba evi: Adana ili / Kozan ilçesi / Çamdere köyü
Doğum tarihi: 1991
Mesleği: Uzman Çavuş
Medeni hali: Evli
Çocuk sayısı: Yok
Ölüm yeri: Bitlis ili / Tatvan ilçesi
Ölüm tarihi: 22.06.2017
Ölüm nedeni: Şehit
Olay Haber: 22 Haziran 2017 Perşembe günü Bitlis ili Tatvan ilçesi Anadere mevkiinde PKK terör örgütü mensubu teröristler ile çıkan çatışmada Piyade Uzman Çavuş Adanalı Talat Bildirici (26) şehit olmuştur. Ruhuna el Fatiha
Cenaze töreni: Şehidimiz Piyade Uzman Çavuş Adanalı Talat Bildirici’nin (26) cenazesi 23 Haziran 2017 Cuma günü Adana ili Kozan ilçesi Çamdere köyü’nde toprağa verileceği öğrenilmiştir.
Merhumun bulunabileceği mezarının yeri: Adana ili / Kozan ilçesi / Çamdere köyü
GPS:
Allah yolunda mücadele ederken öldürülen şehitlerin, peygamberlikten sonra en yüksek rütbeye eriştiklerini bilen kahramanlarımız; ''Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" düşüncesiyle; vatanı, dini, bayrağı ve diğer kutsal değerleri için savaşmaktan asla çekinmemişler, verebileceği en kıymetli şey olan canlarını seve seve vermişlerdir.
Çünkü onlar Kur'an ve sünnetle aydınlandıkları bilgi yolunda; Allah için can vermenin karşılığının cennet olduğunu “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır..” (Tevbe, 9/111) ayetiyle öğrenmişlerdi. Sahabeden birisi Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’e, “Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affedilir mi?” diye sormuş, o da, “Evet, kul hakkı hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!”(Müslim, İmaret,117) buyurmuştu.
Her zaman şehit olmayı arzulayan Sevgili Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun); “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim."(Buhârî, Cihad, 7) buyurduktan sonra şehitliğin önemine şöyle işaret buyurmuşlardı: "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister."(Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109)
Gazilik de şehitlik kadar önemli bir mertebedir. Çünkü gaziler, Allah için, vatan için, bayrak için canlarını ortaya koyabilmiş mü’minlerdir. Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’nın: “İki göz cehennem ateşinde yanmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah yolunda nöbet tutarken düşmanı gözetleyen göz.”(Tirmizî, Fedâilü’l-Cihad, 12.) "Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi donatır, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, bizzat cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gazinin ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan da cihad yapmış gibi sevap kazanır."(Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136) müjdesi, asker ocağının, peygamber ocağı olduğunu bizlere öğretmiştir.
“Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ” misali toprağı kanlarıyla yoğuran şehitlerimiz, bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Helalim Eşim Sevdiğim sen beni duyuyorsun ben bunu biliyorum hep diyorduk ya bizimkisi kara sevda diye evet kara sevdaymış kapkara yine hep diyorduk ya bizi ölüm ayırır evet ölüm ayırdı biz senle çok şey istememiştik sadece huzur ve mutluluk huzurum gözlerin derdin bende mutluluk iki kolunun arası bilirdim sen herşeyi istediğin gibi bırak gittin oğlumuz olacak sana sahip çıkacak diyordun evet oğlumuz 2 buçuk ay sonra Rabbim izin verirse olcak ama ben bu güne kadar seni hiç birseye zorlamadim hiç bir şey istemedim Aşkım beni ve oğlunu yanına al ne olur yalvarırım herkese söyledim beni eşimle aynı mezara gömün dedim bu iki buçuk ayda her gün sana kavuşmayı beklecegim ne sen bensiz olursun nede ben sensiz bunu ikimiz de biliyoruz sen ben ve oğlumuz tıpkı hayal ettiğimiz gibi birlikte oluruz bana son sözünde yetimime sahip çık demiştin ya ben şuan nefes alıyorsam da bundan sensiz yemek yiyorum sensiz su içiyorum sensiz nefes alıyorum affet aşkım ilk kez sana ihanet ediyorum sen ordayken kara topraktayken ben yaşıyorum ölümden değil gelip sana kavuşamamaktan çok korkuyorum canına kıyan cehennem azabında yanacak diyorlar oysa ki sen cennette bizi bekliyorsun aşkım al bizi yanına boynu bükük bırakma ne olur al ben zaten sadece nefes alıyorum şehitlerin istekleri olur diyorlar bizi al yanına dayanamıyorum sensizliğe bu iki buçuk ay da bizi al üçümüz beraber yine mutlu olalım ama eğer almazsan ben yavrumuza sahip çıkcam tıpkı senin istediğin gibi bi evlat yetiştircem namusumla edebimle sana layık olcam senin soy adınla son nefesime kadar yaşayacağım oğlumuzun adı talat talha olcak sana benzeyecek ben ona bakarken yine ölüp ölüp dirilecegim sevgilim Ama bu zamanda her gün sensiz öleceğim acı çekeceğim sen bana kıyamazsın ki işte bu yüzden al bizi Seni çok seviyorum helalim senden bu cümleyi bir daha asla duymayacağım ama ben biliyorum sende çok seviyorsun beni dün yine senin telefondan kendime cagri attim yine sen aradin diye kandirdim kendimi bu aciyla nasil yaşanir sensiz nasil yaşanir sen bana bunlari hiç öğretmedinki aşk gözümu açtım sen ilk göz ağrım sensizliği hiç düşünmedim ki ben Ne olur bizi duy ne olur bizi de al ne olur Rabbim bizi böyle zamansız ayıranlarinda evlerine ateş düşürsün