Emrihak nedeni: şehit, Emrihak nedeni: Trafik kazası, Erkek, Memleketi: Adıyaman, Mesleği: Polis, Ölüm yaşı: 34, Ölüm yeri: Ankara, Ölüm Yılı: 2023, Şehitlerimiz

Şehit Musa Erdem

şehitlere ölüler demeyin

Haberdar et...

Allah taksiratını affetsin

Cinsiyeti: Erkek

Doğum yeri: Adıyaman ili / Kahta ilçesi

Doğum tarihi: 1989

Mesleği: Polis

Medeni hali: Öğrendiğimizde paylaşacağız. Biliyorsanız paylaşın yayınlayalım.

Çocuk sayısı: Öğrendiğimizde paylaşacağız. Biliyorsanız paylaşın yayınlayalım.

Ölüm tarihi: 30.11.2023

Ölüm yeri: Ankara

Ölüm sebebi: Trafik Kazası, Şehit

Olay Haber: 30 Kasım 2023 Perşembe günü saat:20.00 sularında, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın koruma ekibinden Polis Memuru Adıyamanlı Musa Erdem (34), görevi sırasında, başka bir aracın çarpması sonucu şehit olmuştur. Ruhuna el Fatiha

Alınan bilgiye göre, kaza saat 20.00 sıralarında Çankaya ilçesi İlkadım Mahallesi Dikmen Caddesi’nde meydana geldi. Bakanı Göktaş, cadde üzerinde bulunan bir eve taziye ziyaretine bulunmaya gitti. Taziyenin ardından evden ayrılan Bakan Göktaş’ı koruma ekibinde bulunan Polis Memuru Musa Erdem ve yanında bulunan bir polis memuru daha Bakan’ın arkasından gitmek için yolun karşısında bulunan otomobillerine doğru ilerlediler. Bu sırada aşırı hızlı olduğu iddia edilen 06 KC 290 plakalı otomobil, koruma memuru Erdem’e çarptı. Erdem, otomobilin çarpmasıyla yolun karşı şeridine fırladı. Erdem, bu sırada karşı şeritten gelen 34 HDT 114 plakalı otomobilin altında kaldı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri ve itfaiye sevk edildi. Sağlık ekipleri tarafından ilk müdahalesi yapılan Erdem kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kazaya ilişkin başlatılan soruşturma sürüyor.
 
Öte yandan kazayı öğrenen Bakan Göktaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Yakın koruma ekibimizde görevli kıymetli mesai arkadaşımız, kardeşimiz, Polis Memuru Musa Erdem’in görevi sırasında elim bir trafik kazası sonucu şehadete yürümesiyle yüreğimiz yandı. Şehidimize Allah’tan rahmet, kıymetli ailesine ve tüm mesai arkadaşlarıma başsağlığı ve sabır diliyorum. Mekanı cennet, makamı âli olsun. Aziz hatırasına ve bizlere emaneti olan ailesine sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Başımız sağ olsun” ifadelerine yer verdi.

Cenaze töreni: Öğrendiğimizde paylaşacağız. Biliyorsanız paylaşın yayınlayalım.

Merhumun/Merhumenin bulunabileceği mezarının yeri: Öğrendiğimizde paylaşacağız. Biliyorsanız paylaşın yayınlayalım.

GPS:

Haberdar et...

Allah yolunda mücadele ederken öldürülen şehitlerin, peygamberlikten sonra en yüksek rütbeye eriştiklerini bilen kahramanlarımız; ''Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" düşüncesiyle; vatanı, dini, bayrağı ve diğer kutsal değerleri için savaşmaktan asla çekinmemişler, verebileceği en kıymetli şey olan canlarını seve seve vermişlerdir.

Çünkü onlar Kur'an ve sünnetle aydınlandıkları bilgi yolunda; Allah için can vermenin karşılığının cennet olduğunu “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır..” (Tevbe, 9/111) ayetiyle öğrenmişlerdi. Sahabeden birisi Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’e, “Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affedilir mi?” diye sormuş, o da, “Evet, kul hakkı hariç, bütün günahların affedilecek. Zira Cebrail bu hususu bana haber verdi!”(Müslim, İmaret,117) buyurmuştu.

Her zaman şehit olmayı arzulayan Sevgili Peygamberimiz (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun); “Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi, sonra diriltilip yine öldürülmeyi ne kadar çok isterdim."(Buhârî, Cihad, 7) buyurduktan sonra şehitliğin önemine şöyle işaret buyurmuşlardı: "Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa bile dünyaya dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü aşırı itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister."(Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109)

Gazilik de şehitlik kadar önemli bir mertebedir. Çünkü gaziler, Allah için, vatan için, bayrak için canlarını ortaya koyabilmiş mü’minlerdir. Ümmeti olmakla iftihar ettiğimiz Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (Allah'ın selamı O'nun üzerine olsun)’nın: “İki göz cehennem ateşinde yanmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz, diğeri de Allah yolunda nöbet tutarken düşmanı gözetleyen göz.”(Tirmizî, Fedâilü’l-Cihad, 12.) "Kim Allah yolunda cihada gidecek bir gaziyi donatır, cihad için gerekli olan ihtiyaçlarını karşılarsa, bizzat cihada gitmiş gibi sevap kazanır. Cihada giden gazinin ailesinin ihtiyaçlarını karşılayan da cihad yapmış gibi sevap kazanır."(Buhârî, Cihâd 38; Müslim, İmâre 135-136) müjdesi, asker ocağının, peygamber ocağı olduğunu bizlere öğretmiştir.

“Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ” misali toprağı kanlarıyla yoğuran şehitlerimiz, bu cennet vatanı bize emanet etmişlerdir. Bize düşen de bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Bunu yapmadığınız takdirde hem vatanımıza ve hem de şehitlerimize karşı görevlerimizi yapmamış ve onların ruhlarını incitmiş oluruz.

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!